Yeni bir yazının daha başındayız.Mutlu okumalar.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

2.ABDÜLHAMİT VE PROJELRİ


   Bu yazının başlığından da anladığımız gibi 2.Abdulhamit hakkında bilmediğiniz şeyleri öğreneceksiniz. Başlayalım.

   Hepsinden önce 2.Abdulhamit'in saltanatının son yılına gidelim . Sonra zaten tekrar başa alacağız. Yıl 1909 tarih ise 31 Mart. 2.Abdulhamit 2. meşrutiyeti masonlar milletvekili olmasın diye yayınlamıyor. Bu ve bunun gibi 10'larca sebepten dolayı (sebepler yazının asıl konusu) masonlar tarafından 31 Mart isyanı çıkartılıyor. Çıkan isyanı bastırmak için Hareket ordusu çıkartılıyor. İsyanı bastırmak için giden hareket ordusu isyana destek oluyor ve  Abdulhamt tahttan indirilerek yerine kendi kardeşi ve mason bir cemiyet olan İttihat ve Terakki iktidara geçiyor. Şimdi ise başa tekrar dönelim ve 34 yıl Osmanlı'yı ayakta tutan  Abdulhamit'in yaptıkları şeylere dönelim.


  
    






2.ABDULHAMİT HAN






2.Abdulhamit tahta çıktığında Osmanlı yıkılmanın eşiğine gelmişti. Büyük bir ekonomik kriz Bosna Hersek ve Girit'te ayaklanmalar vardı. Üstelik Karadağ ve Sırbistan'da savaşı kaybetmek üzereydik. Abdulhamit bu zor şartlarda tahta çıkmıştı. Verdiği bir söz üzerine içinde yahudilerin de bulunduğu Meclis-i Mebusan'ı açtı. Ancak bu meclis hemen Rusya'ya savaş açtı ve 93 harbi başladı.Büyük bir felaket oldu ve meclisi kapattı. Bu savaştan sonra imzalanan Ayestefanos anlaşması ile bir sürü toprak kaybedildi.  Ancak Abdulhamit topladığı Berlin konferansı ile kaybettiği toprakların bir kısmını geri aldı.

    Borçlara da çare olması ümidiyle Duyün-u Umumiye'yi kurdu. Ve böylece 252 milyon olan dış borcu 106 milyona indirmişti. Musul ve Kerkük'teki petrolleri elde etmek isteyen yahudilere karşı önlem almak için bu yerleri kendi tapusu üstüne aldı. Çünkü bir savaş kuralı olarak kişisel tapuları savaşı kazansan dahi alamazsın. Ama daha sonra bu tapu belgeleri yok edildi. Sonra Atatürk döneminde İngilizlere 500 000 sterlin karşılığında satılmıştı. Oysa bu kadar parayı biz Musul üzerinden 10 yıldan bile az bir sürede kazanabilirdik. Devam edelim.

  Daha sonra yahudiler Filistin'i almak için Abdulhamit'e elçi gönderiyorlar.Ve diyorlar:'Bize Filistin'i verin biz de sizin tüm dış borçlarınızı ödeyelim ve istediğiniz kadar para ve altın verelim.',diyor. Yahudi bankerlerin gönderdiği elçilere Abdulhamit'in cevabı ise asla unutulmayacaktır.Der ki ' Değil Filistin'i benden 1 karış toprak isteseniz bile vermem. Biz bu toprakları kanla aldık ve sadece kanla veririz. Şimdi gidin ve bir daha böyle bir şey için gelmeyin'. Evet Abdulhamit'in meşhur cevabı budur.

    Hicaz demiryolu projesi : Bu proje İstanbul'dan Hicaz'a uzanan bir demiryoludur. 4000 kilometrreyi bulan bu hat Dünya'nın o zamanlarki en büyük demiryoludur. Hat 1908 yılında tamamlanır. Hat için milyonlarca para harcanmasına rağmen bunun 2 katından fazla gelir elde edildi. Demiryolu ile oradaki tarım ürünleri satışa çıkarıldı. Hacc işi daha da kolaylaştı. Demiryolunun geçtiği toprakların daha sonra petrol nedeniyle çok daha fazla değerleneceğini bilen Abdulhamit hem o toprakların satışını bu vesileyle yasakladı hem de ihaleyi almak için çırpınan İngiltere veAlmanya gibi ülkeleri birbirine düşürerek parmağında oynattı.


   Ancak daha sonra demiryolu kundaklandı. 40 000 sterline satın alınan hain Serif Hüseyin bu demiryoluna çok fazla zararlar verdirtti. Şu an ise bu demiryolunun Kuveyt kısmı kulanımdadır.

  Günümüzdeki Marmaray projesi de aslında Abdulhamit'in bir projesidir.

Neyse bir yazının daha sonuna geldik.Sonra görüşmek üzere. Yorumlarınızı bekliyorum.


10 Mayıs 2014 Cumartesi

YAHUDİ MANTIĞI

Şimdi size bir olay anlatcam. Geçenlerde bir kitabı okurken gördüm bu olayı ve size anlatma ihtiyacı duydum.
  Kurtuluş savaşı sırasında İzmir'de yaşanmış bu olay.Yunanlılar İzmir'i  işgal ederler.Bu sırada Türklerin dışında kalan azınlıklar Yunan askerlerine alkış tutarlar ve çok yaşa diye bağırmaya başlarlar Türklerden de sadece yaşlılar ve kadınlar kalmıştır.Mustafa adında yaşlı Müslüman bir abimiz vardır.Ve de bu durumdan çok hüzünlenmektedir.Mustafa abimizin  Mişon adlı yahudi bir komşusu vardır.Kurtuluş savaşı kazanılmış ve yunan ordusu denize sürülüyordur.Yunanların kaçışını kutlama sanan Mişon tekrar çok yaşa Yunan askeri diye bağırmaktadır.Bir süre sonra Yunanlılar çekilirler ve ellerinde Türk bayrağı olan Türk askerleri gelir.Mişon Türk bayrağını görünce olayı anlar ve çok yaşa türk askeri diye bağırır.Mustafa amca pencereden Mişona Amma döneksin. Az önce Yunan askerine çok yaşa diye bağırırken şimdi ise Türk askerine diyorsun.Doğruyu söyle hangisi çok yaşasın? der.Ve Mişon der ki : Mustafa dede sen de çok yaşa,der.
  Umarım mesajı almışsınızdır. Bu politika yahudilerin genel mantığı olmuştur.
  

6 Mayıs 2014 Salı

TARİHİ BİR DERS : ENDÜLÜS 1

Endülüs tarihi hepimiz ders alması gereken bir devletin yaşamı.İspanya'yı ele geçiren bir devlet nasıl oluyor da çok hazin bir sonla karşılaşıyor? Ne demişler: Tarihten ibret almayan geleceğe ibret olmaktır işi.Bu yüzden biz geçmişte yaşanmışlardan ders almalıyız.Eskilerin yaptığı hataya düşmemeliyiz. Neyse artık konuya girelim.  
 Endülüs , İber yarımadasında Emevilere bağlı bir devlettir.
İberya Yarımadası'nın (İspanya'nın) alınışı, ilk İslam fetihlerinin son halkasını teşkîl eder. Fetih hareketi, Emevî halîfe Velîd bin Abdülmelik'ten (hilafeti:705-715) kuzeye yönelme doğrultusunda alınan izinle başlar. Tarîf b. Mâlik komutasında 400 kişilik bir birlik, 710 yılı Temmuz ayında keşif amacıyla İspanya'nın güney kıyılarına (Tarîf'e) çıkar. Bu küçük çıkarmada önemli bir dirençle karşılaşılmayınca, Kuzey Afrika Vâlisi Musâ bin Nusayr asıl fethin hazırlıklarına girişir. Onun emriyle  Tarık bin Ziyad,  miladî 27 Nisan 711'de çoğu berberi olan ve daha sonra sayısı 12 bine çıkacak olan 7 bin kişilik ordusuyla El-Cezire  yakınlarında İspanya'ya çıkar.Tarık bin Ziyad komutasındaki ordu İspanya'ya 3 koldan daldılar ve fethettiler.Tarık bin Ziyad güçlü bir komutan olmakla birlikte aynı zamanda iyi bir hatipti.O zaman askerleriyle büyük ve etkileyici bir konuşma yaptı.Bakın konuşamaya:
  

"Arkanızda düşman gibi bir deniz, önünüzde deniz gibi bir düşman. Allah'a andolsun ki, sizin için sabır ve sadakatten başka yapacak bir şey yoktur." 
Gemi yakma hikayesi hakkında Dr. Lütfi Şeyban ise Reconquista adlı kitabında şu bilgiye yer vermektedir:
" Ülkemizde yaygın olarak inanıldığına ve kitaplarda da sıkça bahsedildiğine göre Tarık bin Ziyad İspanya kıyılarına çıktığında, askerlerinin savaştan kaçmalarını önlemek ya da geriye dönüş umutlarını kırarak onları savaşa motive etmek maksadıyla kıyıdaki gemilerini yakmıştır. Ancak bu tamamen tarihî bilgilenme hatasından kaynaklanan bir yanlışlıktır. Çünkü Fas kıyılarından İspanya’ya geçmek için kullanılan gemiler Târık’ın tasarrufunda değildir. Gemiler, İspanya’yı fethetmeleri için Müslümanları teşvik eden Vizigot kralı Witiza’nın Sebte valisi Julian’a aittir. Ayrıca Endülüs’ün fethiyle ilgili bilgileri aldığımız İslam tarihi kaynaklarının hiçbirinde böyle bir bilgiye rastlanmamaktadır. Sadece İdrisî’nin Nüzhetü’l-müştâkadlı coğrafya-tarih kitabında bu hikâye geçmektedir. Halbuki İdrisî kitabını Endülüs’ün fethinden yaklaşık 3 asır sonra kaleme almıştır ve bu haber konusunda kendisini başka hiçbir ravî desteklememektedir."
 Daha sonra Vadi Lekke'de Vizigotlarla yaptığı savaşı kazanır.Bu zaferin ardından 711 yılından İspanya'nın yarısı fethedildi. Ve Kurtuba başkent seçilir.Çok uzun bi konuya devam ediyoruz Endülüs devleti yaptığı savaşlarla Bordeux şehrine kadar ilerler.Ancak 732 Fransa ile yapılan savaşta yeniliriz ve bundan sonra Pirene dağlarını geçmeye asla yeltenmeyiz.Daha sonra iç savaşlar çıkmaya başlar ve ders almamız gereken kısım başlar .Bu iç savaşların sebebi ise kabile çatışmalarıdır.Ayrılmaya başlarlar.Emevilerin zayıflamasının ardından kabile çatışmaları artar ve tek yerden kontrol etme biter valiler dönemi başlar.Son yaklaşıyordur.Katolik papa bundan çıkar yapmaya çalışmaktadır.
 Devam edecek...

22 Ocak 2014 Çarşamba

MASON HANEDANLIKLAR PART 1 NASIL ZENGİN OLDULAR

Önceki yazılarımda size bu konudan uzunca bahsedeceğimi söylemiştim.Bu adamların ilk çıkış noktaları olan Waterloo savaşından başlayalım.Mayer Amschel Rothschild (1744-1812), Almanya doğumlu Yahudi iş adamıdır. Modern bankacılığın ve küresel ekonominin kurucularından kabul edilir. Dünyanın en zengin ailelerinden birini kurmuştur. Rothschild ailesi son 200 yıldır, dünyanın en zengin ve nüfuzlu ailesidir. 2007 yılında servetleri 3-4 trilyon dolar, kontrol ettikleri para ise 8-10 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. İngiliz merkez bankasını yaklaşık 80 yıl boyunca yönetmişlerdir. HSBC Bank, Bank of Scotland, De Beers, ABN Amro Bank, Rio Tinto en çok tanınan ve bilinen şirketleridir. Rockefeller ailesinin Standart Oil'i kurmasını finanse etmiş, bu sayede de halen Citigroup, Bank of America, Exxon-Mobil, RoyalDutch-Shell gibi şirketleri de dolaylı olarak kontrol etmektedirler. Dünya elmas ticaretinin %65'i, altın ticaretinin % 40'ı, bakır-uranyum-aluminyum ticaretinin de % 15'i bu aile tarafından yapılmaktadır. Kapanmış olan Osmanlı Bankasının da sahipleri ve kurucularıdır. Her bankerin yazılmış bir tarihi vardır; fakat bir tanesi tarih yazmıştır J.A Robson Rothschild hanedanlığının savaş ticareti, Napolyon'un, İngiltere ile yaptığı Waterloo Savaşı’yla başladı. Waterloo Savaşı’nda İngiltere'ye mal kaçıran ve birlikleri finanse eden aile bir yandan da her iki tarafa yüksek faizlerle borç veriyordu. 1820’lerden sonra finans çevrelerinde şu yargı genel bir inanç haline gelmişti: Avrupa'da tek güç vardır, bu da Rothschild’lerdir. Etkileri o kadar güçlüydü ki, hiçbir savaş Rothschild'lerin yardımı olmadan gerçekleşemezdi. Politika ve ticarette öyle güçlü bir pozisyona yükseldiler ki bir anlamda Avrupa'nın diktatörleri oldular. İngiliz kraliyet ailesini Çin’le savaşa ikna etmeyi başaran Lord Rothschild, finans için de söz verdi. “Afyon Savaşı”nın ardından, aile Hong Kong'un kontrolünü ödül olarak aldı. Burada kurdukları HSBC, sadece Rothschild’lerin para baronluğunu dünya üzerinde tescillenmesini sağlamadı, ay zamanda afyon ticaretinin de kontrolünü beraberinde getirdi. Osmanlı topraklarının çözülmesi ile birlikte Rothschild hanedanlığı iki koldan Orta Doğu'ya sızmaya başladı. Bir kolunu Irak'ın oluşturduğu sızmanın en önemli nedeni, Mezopotamya'daki zengin petrol yataklarıydı. Rothschild’ler, bölgenin güneyinde ise Siyonizm’i siyasal ağırlık merkezi haline getirdi. Filistin topraklarının Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasının ardından harekete geçen Lord Rothschild, İngiliz hükümetine baskı uygulayarak, İsrail’in kurulmasına start veren Balfour Bildirisi’nin (1917) yayınlanmasında etkili oldu Eğer Rothschild Ailesi, buna karşı koyarsa, herhangi bir Avrupa ülkesinin ciddi bir savaşa girebileceğine inanan var mı gerçekten?" Başta J.P. Morgan olmak üzere Rothschild’lerin Amerika'daki uzantıları olan finans kurumları, önce "Dawes Planı” sonra da "Young Planı” ile 1924 yılından sonra Almanya’yı adeta paraya boğdu ve böylece kısa bir süre içinde, yerle bir olan bu ülke, Hitler'in inanılmaz yükselişine zemin hazırladı. Rothschild Ailesi’nin finanse ettiği I.G Farben şirketi, Yahudi toplama kamplarında kullanılan ölümcül gazları Naziler için üretti. Bir çok Alman şirketin yanı sıra Hitler'e destek veren Amerikan sermayesi arasında General Motors, DuPont ve Ford gibi devler de bulunuyor. Rus Çar’a karşı Bolşevik İhtilali’ni finanse eden Rothschild’ler, Rockefeller ile birlikte Hazar petrollerini çıkartmak için imtiyaz aldı. Tüm dünya ABD’nin, Saddam Hüseyin’in silahsızlandırılması veya Irak'ın demokratikleştirilmesinden ziyade, bu ülkedeki zengin petrol yataklarının peşinde olduğunu biliyor. Irak 115 milyar varil ile kesinleşmiş petrol rezervleri bakımından Suudi Arabistan'ın arkasından dünyada ikinci sırada yeralıyor. Ancak kesinleşmemiş rezervle birlikte Irak'ın toplam petrol kapasitesinin 250 milyar varili bulduğu tahmin ediliyor. ABD ve İngiltere’nin iştahını kabartan bu büyük pastanın tutarı yaklaşık 7 trilyon doları buluyor. Bu muazzam servet, sadece ABD ve İngiltere’nin iştahını kabartmıyor; birçok devletinkinden daha büyük bütçelere sahip dev şirketleri ve zengin aileleri de yakından ilgilendiriyor. Tıpkı, yaklaşık iki yüz yıldır yaşanan savaşların ve kanlı iç çatışmaların birçoğunun finansörü ve ganimetçisi Rothschild Ailesi gibi.. Sermayesinin savaşlar ve kan olduğu bilinen, servetinin bugün 3 trilyon dolar olduğu tahmin edilen Rothschild hanedanlığı, dünya bankacılık ve finans sisteminin kurucusu olarak biliniyor. Sahip oldukları yüzlerce şirket ile iki yüz yıldır dünyanın finans ve siyasal dengelerini elinde tutan aile, birçok katliamın da finansörü olarak tanınıyor.Savaş tüccarlığından paranın efendiliğine Almanya'dan İngiltere'ye göçen Yahudi Mayer Ainschel Rothschild (1743-1812) ve Paris, Londra, Frankfurt, Napoli ve Viyana'ya gönderdiği 5 oğlunun (Amschel Mayer, Salomon, Nathan, Kalmann, Jakob Mayer) bankerlik kariyeri ile temelleri atılan hanedanlığın savaş ticareti, Napolyon'un İngiltere ile yaptığı Waterloo Savaşı’yla başladı. Waterloo Savaşı’nda İngiltere'ye mal kaçıran ve birlikleri finanse eden Nathan Mayer (1777-1836), bu dönemde bir yandan savaşı finanse ederken diğer yandan da hükümetlere yüksek faizlerle borç para veriyordu. Waterloo Savaşı’nın sona ermesi ve Napolyon'un kaybettiği haberi yine Nathan Rothschild'in güvercinleri sayesinde ilk olarak İngiltere'de duyuldu. Nathan Mayer, Waterloo'daki İngiliz zaferini, kurduğu erken istihbarat ağı sayesinde çok önceden öğrendi ve Londra borsasına koşarak aldığı hisseleri ertesi gün çok büyük miktarla satarak bir gecede inanılmaz bir servet elde etti. Kardeşlerinin yardımı ile Nathan Mayer, ayrıca İspanya'daki İngiliz ordusunu finanse etmek amacıyla Fransa'dan altın da taşıdı. Bu çabaları, Nathan'a İngiliz Hazinesi'nin temsilcisi unvanını kazandırdı. Savaşın sonunda, Rothschild Ailesi Fransa ve Avusturya'ya borç vermeye başladı. Bu dönemde Paris’teki tüm bankerlerin servetlerinin toplamı 300 milyon Frank iken, Rothschild’lerin sadece bu şehirdeki sermayesi, 600 milyon Frankı buluyordu. Lionel Nathan İngiliz Meclisi'ne seçilen ilk Yahudi’ydi ve oğlu Nathan Mayer (1840-1915) ilk Baron Rothschild oldu. Avrupa’nın diktatörleri Rothschild’lerin kurdukları bu hanedan ağı, onlara büyük bir ekonomik güç getirdi. Alman tarihçi Werner Sombart, Jews and Modern Capitalism (Yahudiler ve Modern Kapitalizm) adlı kitabında şöyle der: "1820 sonrasındaki dönem 'Rothschild’lerin çağı' olarak bilinir. Öyle ki yüzyılın ortasında finans çevrelerinde şu yargı genel bir inanç haline gelmişti: Avrupa'da tek güç vardır, bu da Rothschild'lerdir." John Reeves ise, The Rothschilds; The Financial Rulers of Nations (Rothschild’ler: Ülkelerin Finans Patronu) adlı kitabında şöyle diyor: Nathan Rothschild'in İngiliz Hükümetine ilk yardımı 1819'daydı ve 60 milyon dolarlık borç verdi; 1818-1832 arasında 105.400.000 dolar miktarında sekiz adet borç daha verdi; aşağı yukarı 700 milyon dolarlık 18 adet hükümet borcu oluşturdu. Etkileri o kadar güçlüydü ki hiçbir savaş Rothschild'lerin yardımı olmadan gerçekleşemezdi. Politika ve ticaret dünyasında öyle güçlü bir pozisyona yükseldiler ki bir anlamda Avrupa'nın diktatörleri oldular." Afyon Savaşı ve dünya liderliği Avrupa kıtasında birçok hükümeti borçla haraca bağlayan ve servetlerine servet katan Rothschild hanedanlığı “Afyon Savaşı” ile Çin ve Uzakdoğu’yla tanıştı. Bu dönemde Çin'de afyon ticareti yapan İngiliz tüccarların Çin İmparatorluğu ile ters düşmesinin ardından, İngiliz tüccarlar İngiliz Kraliyeti’nin desteğini almak üzere Rothschild ailesine başvurmuştu. İngiliz kraliyet ailesini ikna etmeyi başaran Lord Rothschild, Çin'e karşı yapılan “Afyon Savaşı”nı (1840) finanse etmeyi taahhüt etti. Çin'in mağlubiyeti ile biten savaşın ardından savaşın finansörü olan Rothschild Ailesi, İngiliz hakimiyetine geçen Hong Kong'un kontrolünü yardımlarının karşılığı olarak aldı. Yeni Hong Kong'da ilk önemli şirket olarak kurulan Hong Kong Shangai Bank Corporation (HSBC) sadece Rothschild’lerin para baronluğunu dünya üzerinde tescillemesini sağlamamış, aynı zamanda Çin'deki afyon pazarını da tekeline almasını sağlamıştır. Balfour Bildirisi ve İsrail'in kuruluşu Rothschild Ailesi için 19. yüzyılın ilk yılları en yoğun geçen yıllar olmuş; bir yandan Almanya'da sanayi devrimi sonrası Siemens, Bosch, AEG, Krupps gibi birçok şirketin kuruluşunu finanse etmiş, diğer yandan Amerika kıtasına geçerek altın uğruna yerli katliamlarında önemli roller üstlenmişti. Amerika kıtasının yeraltı zenginliklerini keşfeden Rothschild’ler, ilgisini altın ve diğer madenlere kanalize etti. Rothschild hanedanlığının bugün dünya altın ve elmas gibi yeraltı kaynaklarının yüzde 40'ına tek başına sahip olmasının temelleri o yıllarda atıldı. 19. yüzyılın ilk yılları Rothschild’ler için Ortadoğu’ya açılmaları açısından da önemli olmuştur. Osmanlı topraklarının çözülmesi ile birlikte Rothschild hanedanlığı iki koldan Orta Doğu'ya sızmaya başladı. Bir kolunu Irak'ın oluşturduğu sızmanın en önemli nedenini, Mezopotamya'daki zengin petrol yatakları oluşturdu. Rothschild’ler BP-Amoco firması ve Royal Duth Shell ile Irak pazarına girdi. Sermaye hareketini Orta Doğu'nun kuzeyine kaydıran Lord Rothschild, bölgenin güneyinde ise Siyonizm’i siyasal ağırlık merkezi haline getirdi. Filistin topraklarının Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasının ardından harekete geçen Lord Rothschild, İngiliz hükümetine baskı uygulayarak İsrail’in kurulmasına start veren Balfour Bildirisi’nin (1917) yayınlanmasını sağladı. İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Balfour'un adını taşıyan bu belgeyle, Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı'nın elinden alınan Filistin'de bir "Yahudi vatanı" kurma hedefinin desteklendiği açıklanıyordu. Lord Rothschild, Yahudi Devleti’nin siyasi oluşumuna zemin ararken diğer yandan da kurduğu 2 milyon sterlinlik fon ile Filistin topraklarının satın alınmasını organize etti. Çok kısa bir zaman içinde Filistin topraklarının en verimli bölgeleri, bu fon sayesinde Yahudilerin eline geçti. Birinci Dünya Savaşı Birçok ünlü tarihçinin bu dönemdeki ortak kanısı, 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa kıtası dahil dünyanın herhangi bir yerinde savaşların Rothschild’lerin onayı ile başlatıldığı ve onay gelmese asla bir savaşın çıkmasının mümkün olamayacağı yönündeydi. Amerikalı ünlü tarihçi Hannah Arendt, “The Origins of Totalitarianism” (Totalitarizmin Kökenleri) adlı kitabında Rothschild’lerin gücüne değinirken 19. yüzyılda pekçok devlet adamının günlüklerine yeni bir savaş çıkmayacağını, çünkü Rothschild’lerin şimdilik böyle birşey istemediklerini yazdıklarına dikkat çekiyor. Arendt, özellikle Tarihçi J. A. Robson'ın Imperialism (Emperyalizm) adlı kitabında yazdığı şu satırların altını çiziyor: "Eğer Rothschild Ailesi, buna karşı koyarsa, herhangi bir Avrupa ülkesinin ciddi bir savaşa girebileceğine inanan var mı gerçekten?" Bu, Rothschild’lerin tek başlarına bir devlet kadar güç elde ettikleri anlamına geliyordu. İşin bir başka ilginç yanı da Rothschild’lerin bu kazançlarının çoğu kez başkalarının yıkımını getirmesiydi... Yerel savaşların hakimi durumundaki Rothschildler, aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı’nın perde arkasındaki en önemli güç konumunda bulunuyordu. Amerikalı yazar Eustace Mullins, “The World Order: Our Secret Rulers” (Yeni Dünyanın Düzenleyicileri) adlı kitabında, Birinci Dünya Savaşı ile Rothschild’ler arasıdaki bağlantıyı kurarken savaş sonunda oluşan durumun dikkatle incelenmesi gerektiğini vurguluyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ve buna bağlı olarak yeni çizilen Ortadoğu haritası ile Çarlık Rusyası’nın dağılma sürecine girmesinin dünyayı yeniden şekillendiren gelişmeler olduğunu kaydeden Mullins, Rothschild’lerin savaşan her iki tarafı da yönlendirdiğini, kitabında bahsettiği finansörler arasındaki hiyerarşik ilişkiye dayanarak söylüyor. Mullins’e göre, ilişkinin hiyerarşik olması ise Yahudi finansörler arasında asırlardır süren bir gelenek. Birinci Dünya Savaşı’nın geçtiği yıllarda ise hiyerarşinin tepesinde Yahudi finans dünyasının bir numarası olan Rothschild’ler oturuyordu. Rothschild'in parası Hitler'in sermayesi oldu Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ekonomik anlamda yerle bir olan Almanya’nın yeniden inşası da Amerikalı finans çevrelerine ihale edildi. Başta J.P. Morgan olmak üzere Rothschild’lerin Amerika'daki uzantıları olan finans kurumları, önce "Dawes Planı” sonra da "Young Planı” ile 1924 yılından sonra Almanya’yı adeta paraya boğdu ve böylece kısa bir süre içinde yerle bir olan bu ülke, Hitler'in inanılmaz yükselişine zemin hazırladı. Hitler'in savaştan önceki yıllarda inanılmaz savunma harcamaları ve büyüyen askeri gücü Rothschild hanedanlığının onayı ve yardımlarıyla oluşturuldu. Amerikalı tarihçi Anthony C. Sutton'un “Wall Street and the Rise of Hitler” (Wall Street ve Hitler'in Yükselişi) kitabında bu dönemi özetlerken Amerikalı finans kuruluşlarının sadece Almanya’nın yeniden yapılanması için değil, bilinçli bir biçimde Hitler ve onunla birlikte yeni bir canavarın doğuşunu da sağladıklarını kaydediyor. Nazi gazlarına Yahudi sermayesi İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya'nın parlayan yıldızı kimya ve ilaç sektörüydü. Özellikle bu alanda Almanya'da ortaya çıkan şirketler sadece Avrupa'nın değil, tüm dünyanın kimya ve ilaç alanlarında bir kartel oluşturdu. Bunlar arasında en büyüğü Rothschild’lerin finanse ettiği ve diğerlerinden farklı bir konuma sahip olan I.G. Farben Firması’ydı. I.G Farben, kömürden benzin üretmenin yöntemini geliştirerek, bu buluşunu Amerikalı Standart Oil şirketi ile imzaladığı anlaşmayla daha da geliştirdi. David Rockefeller'in, Standart Oil Şirketi (514 bin hisse) ile ortak olduğu ve Rothschild Ailesi’nin finanse ettiği I.G Farben firması, daha sonra geliştirdiği ürünlerle önce Alman sanayisini beslerken daha sonra toplama kamplarında kullanılan ölümcül gazları Naziler için üretti. Birçok Alman şirketin yanısıra Hitler'e destek veren Amerikan sermayesi arasında General Motors, DuPont ve Ford gibi devler de bulunuyor. Almanya’da her iki dünya savaşında yaşananların bir benzeri Rusya'da, bu kez daha büyük bir çapta karşımıza çıkıyor. Rusya topraklarındaki zengin yeraltı zenginliklerini ele geçirmeye hevesli şirketler, Rus Çarı’na karşı oluşacak bir ayaklanmayı finanse etmekten çekinmediler. Bolşevik İhtilali’nin (1918) başarı ile sona ermesi ve Rus Çarı’nın idam edilmesinin ardından isyancılarla ilk anlaşma imzalayan ve Hazar Petrolleri’nin çıkarılması için imtiyaz elde eden şirket Standart Oil (Rockefeller) oldu. İsyanın finanse edilmesinden Hazar petrollerinin çıkartılmasına kadar, Rockefeller ile birlikte bu işten en karlı çıkan aile ise savaşlarla para kazanmak konusunda oldukça tecrübelenen Rothschild hanedanı oldu. Kara kıtada 1 milyon ölü insan Afrika’da 90'lı yıllarda Ruanda ve Burundi'deki iç çatışmalarda 1 milyondan fazla kişinin öldüğü katliamlar yaşandı. Buradan parlayan olaylar, Zaire'ye sıçramış ve Mobutu Sese Seko’nun devrilmesiyle sonuçlanmıştı. İlk bakışta Hutu ile Tutsi kabileleri arasındaki etnik farklılıkla açıklanan savaşın temelinde aslında çok başka bir neden vardı: Elmas. 1 milyondan fazla kişinin ölümüne, yüz binlerce insanın göç etmesine neden olan bu iç savaşın perde arkasındaki mimarı, dünyanın en büyük altın ve elmas üreticisi olan Rothschild hanedanlığına ait Debeers Firması’ydı. On binlerce insanın ölümüne neden olan savaşın sahnelendiği ülke ise, dünyanın en önemli elmas yataklarına sahip 5 ülkeden birisiydi... Bugün serveti 3 trilyon doları aşan Rothschild hanedanlığı dünyanın en büyük ilk 10 bankasının 3 tanesine sahip. Dünya yeraltı zenginliklerinin yüzde 40'ına da bu aile hükmediyor. Aile bireyleri kendilerini vakfa veya bilime adamış gözükmesine rağmen, başta Yahudi George Soros gibi birçok para baronu Rothschild’lerin emri altında. Dillere destan bu servet ve itibarın gerisinde ise okyanusları dolduran kan, vahşet ve dünya savaşları var... Osmanlı da Rothschild'lere borçlandı Osmanlı ekonomisi, Rothschild hanedanlığı ile ilk kez Ruslar'a karşı yapılan Kırım Savaşı'nda (1853-1856) tanıştı. Osmanlı İmparatorluğu, savaşı finanse etmek için Londralı bankerlerden yüksek faizle borç aldı. (24 Ağustos 1854) İngiliz bankerlerden yüzde 6 faizle 3.000.000 sterlin alan Osmanlı tarihindeki bu ilk borcuna karşılık Mısır’dan alınan vergiyi teminat göstermişti. Yine 27 Haziran 1855’te ikinci bir anlaşma ile Osmanlı yönetimi, Kırım Harbi masraflarını karşılayamadığı için Rothschild aracılığı ile İngiltere’den borç aldı. Mısır vergisi, Suriye ve İzmir gümrük gelirlerinin teminat olarak gösterildiği anlaşmayla Osmanlı yönetimi, 5.500.000 lira borç aldı. Bu borçlanmalarının ardından da Osmanlı'nın ekonomik çöküşü hızlandı. “Novus Ordo Seclorum” (Yeni Dünya Düzeni) İkinci Dünya savaşının sona ermesi yeni sınırların çizilmesine neden oldu. Yeni ülkeler doğdu ki bunların en başında İsrail geliyor. İsrail açısından sadece sınırlarının çizilmesi değil, bir başka anlamı daha vardı İkinci Dünya Savaşı’nın. Rothschild hanedanlığının baskısı sonunda yayınlanan Balfour bildirisi, Filistin topraklarının Osmanlı hakimiyetinden alınmasını ve bir devletin kurulmasını belki sağlamıştı ama gerekli Yahudi nüfus yoğunluğu istenilen seviyeye getirilememişti. İkinci Dünya Savaşı, satın alınan topraklardaki hızlı nüfus artışının da istenilen seviyeye gelmesini sağladı. Savaş sonunda en az bilinen fakat en önemli konulardan birisi de savaşın Amerika üzerindeki ağır maliyetiydi. İkinci Dünya Savaşı Amerika'ya 400 milyar dolara mal oldu. Bu maliyeti karşılayamayan ABD bütçesi 200 milyar dolar açık verince, başta Rothschild olmak üzere onunla birlikte hareket eden bankerler, “yeni Amerika”yı yani “Yeni Dünya Düzeni”ni finanse etmeye başladı.
 Devam edecek...

18 Ocak 2014 Cumartesi

İLLUMİNATİ OYUN KARTLARI 1

İlluminati oyun kartları resimde gördüğünüz adam tarafından 1995 yılında icat edilmiştir.


 Bakın zaten adamın üzerindeki piramiti söylemiyorum bile.İşte oyun kartlarını da görünce anlarsınız ya da bu da bi tesadüf canım diyen sığırlardan olabilirsiniz.
    Neyse artık konuya dalış yapalım.bakın resimdeki oyun kartını inceleyelim.

 Terorist saldırısı diyor.(terorist nuke)Bir de orada ikiz kuleleri görüyorum sanki.Size de tanıdık gelmedi mi?Hatta Müslüman kardeşlerimize iftira atılarak yapılan 11 eylül ikiz kuleleri saldırısına benziyor.2001'de olmamışmıdı bu olay?1995 bunu nereden bilebilyorlar ki caba?Bence saldırıyı Müslümanları karalamak için kendleri yaptılar.Bakın...
  
    Yukarıdaki resme ne kadar çok benziyo yeaa.(bu konudan daha sonra bahsedeceğim)
        
       Şimdi 2. resme bakalım.
                                                       
                                              (Pentagon değil mi o yeaa?)
 Pentagon. Bunun da Türkçe’sini beklemeyin Pentagon işte anasını satıyım. Ama isminin nereden geldiğini sorarsanız,ki aranızda vardır öle meraklılar, ismi ‘pentegram’dan gelir, yani beşgen. Zira Pentagon beş tane büyük duvardan meydana gelir. Herneyse, konumuz Pentagon’un tarihi diğil. Dersi kaynatma evladım, otur yerine. Ne anlatıyodum lan ben? Hah,tamam. Atatürk 1881 yılında Selanik’te… Şaka. Evet devam edelim .
Burası Amerika’nın Savunma Bakanlığı ve Askeri Haberalma örügütü binasıdır. Amerika’nın askeri kalbidir yani. Ve bu kartta gördüğümüz üzere, bir saldırıya maruz kalmış ve alevler içinde yanıyor çocuk. Tamam, bu kart, çok cesur ve cüretkar bir hayalperest tarafından çizilmiş olabilir, doğaldır…
 Bir de gerçeğine bakalım.
   Aha Amerikanın askeri üssü pentagon değil mi la?
 Evet, gördüğünüz gibi.Bu da 11 eylül 2001.Bizim Steve geleceği iyi tahmin ediyor ya da  bunlarıı yaptıranlara çalışıyor.Şimdi başka bir resim:
               
 Bi deprem oluyor sanki.Bu bir deprem yapıcı, HAARP projesi.Bu alet deprem yapabiliyor.Bilmeyenler çok şaşırmış olabilir.Bir de gerçeğine bakalım.
 
 HAARPtan daha sonra bahsedeceğim.Şimdi özelliklerini inceleyelim.
 Örneğin mesela ; Amerikalı yetkililer HAARP hakkında şöyle bir resmi açıklama yapmışlar vakti zamanında ;
* Dünya üzerindeki petrol ve doğalgaz gibi işlerine yarayan yeraltı kaynaklarının yerlerini tespit etmek.

* Gerekli zamanlarda ABD ordusu dışındaki haberleşme kaynaklarını kesmek.

* Olası bir füze veya benzeri saldırılarda, füzeyi havada imha etmek.
Gibi cibi aristokrat ağzıyla bu ve bunun gibi açıklamalar işte. Yani benim sevgi pıtırcığı, bebek yüzlü, zayıf Amerikalılarım tamamen bir savunma aleti yapmışlar. Oy yerim ben sizi, çok seviyom biliyon mu anam.
Geçiniz.
Bir de, bu sevgi pıtırcıklarının yaptığı açıklamalara birşeyler ekleyen amcalarımız var. Örneğin mesela ; Prof. Dok. Gordon JF McDonald amcamız ne demiş biliy misiniz? Ben biliyim.
* Depremler yapabilir.

* İklimleri değiştirebilir ve kontrol altına alabilir.
* Ozon tabakası üzerinde oynama yapabilir.

* kutupları eritebilir veya kutuplar üzeinde kaymalar yaptırabilir.
Bu ve bunun gibi şeyler saydrımış McDonald Amca. Biz zaten bu aletin deprem yapabildiğini biliyoruz. Bu aletin temelini Nicola Tesla atmıştır. Bu aleti ilk yaptığı sırada, kullanılmayan evler binalar gibi büyük yapıların yıkımını kolaylaştırmak gibi amaçlar gütmüştür.
    Neyse diğer oyun kartına bakalım.[Nasıl oyunsa?]
  Bu karttaki şahıs Prenses diana'dır.
 Bir de gerçeğine bakalım.
Tıpatıp bizm Di değil mi bu.Taç,kolye,saç aynı.
Peki canlar, Princess Di kartının altında ne yazıyor biliyor musunuz?
” Prenses’in tüm saldırılara karşı beğışıklığı vardır. Sadece ”medya” dışında.”
Prenses Diana dediğimiz bu bebek yüzlü, iyi kalpli ablamız nasıl ölmüştü?
Peşlerine takılan basın ordusundan kaçmak isterken, arabasıyla kaza yaparak öldü.
”Medya”dan kaçarken doluya tutuldu yani.
  Şimdi diğer bir karta bakalım.
Epidemic salgın demektir.1995 yılında adamlar ‘salgın’ demişler. Niye demişler ki acep?
Tanıdık bir hastalık değil mi? H3N2 mişşş.. Ulan ne psikopat olmuştuk ya. Aman orda elini yıkama, şurda tuvalete girme, şunu yeme, bunu içme, şu tuvalaet kağıdını kullanma falan.
Konuyla ilgili başka bir karta bakalım.
Center for Disease Control, yanü Hastalık Kontrol Merkezi. Yaniii, bir merkez hayal edin, çeşitli hastalıklar çıkartabiliyor ve bu hastalıkları insanlara bulaştırabiliyorsunuz.
Peki sadist misin abi neden böyle birşey yapıyorsun?
Evet abi, bu adamlar gerçek anlamda sadisttir. Ve bu hastalıkları çıkartıp yaymaları için iki sebepleri var ;
1. Bu hastalıklar ölümcül. Yani bu hastalıkları yayarsan, dünya nüfusunu azaltabilirsin, yavaş yavaş tabi. Acele yok. Birden 50 milyon insan ölürse, millet bu adamların ağzına sıçar çünkü, ya da sıçıcak birilerini bulurlar. O yüzden yavaş yavaş, sindire sindire, şüphe çekmeden, çift dikiş..
2. Bunun gibi birsürü hastalık icat edersin, ve bunun bir de panzehirini icat edersin. Yani ilacını üretirsin. Senin yaptığın hastalığın ilacını senden daha iyi kim yapacak zaten. İşte bu yüzdendir ki, tüm o virüslerin ilaçları çok kısa bir süre içinde piyasaya sürüldü. Çünkü daha hastalığı yaymadan ilaçları hazırlamışlardı.
İşte bu ilaçları medya yoluyla tüm dünyaya tanıtırsın, dersin ki ”Sayın dünya, bak bu hastalığın ilacı bende var, eğer senin ülkende de böyle bir hastalık falan varsa, gel bana, çekinme sakın.”
Ve tüm dünyaya, hatta daha bu hastalığın görülmedği ülkelere bile bu ilaçları satarsın. Nolur?
Para kazanırsın. Milyonlar, milyarlarca dolar kazanırsın.
Bak bedavadan cebin para doldu hacı… Üstelik nüfusu da belli bir ölçüde azalttın.

Bu günlük bu kadar çocuklar .Devamı gelecek...

10 Ocak 2014 Cuma

TEK DÜNYA DEVLETİ AMACI VOLUME 1

Bu yazıda illuminatinin amaçlarından biri olan tek Dünya devletini kurma hayallerini insanları nasıl kandırmaya  çalıştıklarını ve yapmamız gerekenlerden bahsedelim.Tek Dünya devletinden başlayalım.Daha önce de bahsetmiştim.Fransız ihtilalini çıkarmışlardı sonra da OSMANLI gibi büyük imparatorluklar yıkılmaya başlamıştı.Çünkü tek bir dünya devleti kurmak için önce büyük imparatorlukları yıkmalısın ki sana baş kaldıramasınlar.Daha sonra da devletleri bölüp devletçikler yapmalısın ki işini garantiye alasın.Şimdi ise devletleri olabildiğince küçültmeye çalışıyorlar.
  Mesela  kocaman SSCB'Yİ 15 parçaya böldüler.Şekilde gördüğünüz gibi:

Sovyetler Birliği'nin cumhuriyetleri
Sovyetler Birliği'nin cumhuriyetleri
BayrakCumhuriyetBaşkent  
1Flag of Armenian SSR.svgErmenistan SSCErivan
2Flag of Azerbaijan SSR.svgAzerbaycan SSCBakü
3Flag of Byelorussian SSR.svgBeyaz Rusya SSCMinsk
4Flag of Estonian SSR.svgEstonya SSCTallinn
5Flag of Georgian SSR.svgGürcistan SSCTiflis
6Flag of Kazakh SSR.svgKazakistan SSCAlma Ata
7Flag of Kyrgyz SSR.svgKırgızistan SSCFrunze
8Flag of Latvian SSR.svgLetonya SSCRiga
9Flag of Lithuanian SSR.svgLitvanya SSCVilnüs
10Flag of Moldavian SSR.svgMoldova SSCKişinev
11Flag of Russian SFSR.svgRusya SFSCMoskova
12Flag of Tajik SSR.svgTacikistan SSCDuşanbe
13Flag of Turkmen SSR.svgTürkmenistan SSCbAşgabat
14Flag of Ukrainian SSR.svgUkrayna SSCbKiev
15Flag of Uzbek SSR.svgÖzbekistan SSCbTaşkent
 Anladınız mı şimdi ne yaptklarını.Oley bağımsızlıklarını kazandılar diyen gerilere sesleniyorum. Bu olay da masonların bir oyunudur.Bu kısa vadede iyi gözükse de aslında uzun vadede kötü bir olaydır.Tamam hadi bu olay öylesine oldu komünisttiler yıkıldılar.Pekiya neden 15 parçaya bölündüler?
  Neyse bir de Yugoslavya'ya bakalım.O da 6 parçaya bölündü.gördüğünüz gibi.
 
Bir de bölünen devletere bakalım:
     
Ad
Başkent
Bayrak
Arma
Konum
Bosna-Hersek Sosyalist CumhuriyetiSaraybosna
Flag of SR Bosnia and Herzegovina.svg
Coat of Arms of the Socialist Republic of Bosnia and Herzegovina.svg
Locator map Bosnia and Herzegovina in Yugoslavia.svg
Hırvatistan Sosyalist CumhuriyetiZagreb
Flag of SR Croatia.svg
Coat of Arms of the Socialist Republic of Croatia.svg
Locator map Croatia in Yugoslavia.svg
Makedonya Sosyalist CumhuriyetiÜsküp
Flag of the SR Macedonia.svg
Coat of arms of Macedonia (1946-2009).svg
Locator map Macedonia in Yugoslavia.svg
Karadağ Sosyalist CumhuriyetiTitograd,bugünPodgorica
Flag of SR Montenegro.svg
Coat of Arms of the Socialist Republic of Montenegro.svg
Locator map Montenegro in Yugoslavia.svg
Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti
Kosova Özerk Sosyalist Bölgesi
Voyvodina Özerk Sosyalist Bölgesi
Belgrad
Priştine
Novi Sad
Flag of SR Serbia.svg
SR Serbia coa.png
Locator map Serbia in Yugoslavia.svg
Slovenya Sosyalist CumhuriyetiLjubljana
Flag of SR Slovenia.svg
Coat of Arms of the Socialist Republic of Slovenia.svg
Locator map Slovenia in Yugoslavia.svg

 Anladınızmı devletler ne kadar küçülüyor.Şimdi adamlar tek dünya devletini ilan etseler bu 6 devletten hangisi karşı çıkabilecek bir güçte?

  Şimdi başka bir konuya geçelim.Tek dünya devleti kurmak için bu psikopatlar hangi yolu deneyecekler.Evet insanları uzaylılar diye kandıracaklar ve insanlar kendi istekleriyle bu duruma evet diyecekler.Bugün bir haber okumuştum.Almanya da Bremen'de radara takılan bilnmeyen bir cisim yüzündenuçakalr geciktirilmişti.habere bakın.
      NOT: Devamı gelecek...